İşte e-reçete'nin getireceği olumsuzluklar

Sayın Meslektaşlarım;

SGK'nun uygulamasında ısrar ettiği E-reçete sisteminin getireceği olumsuzlukları ve bende oluşturduğu kaygıları sizlerle paylaşmak ve bu konuda sizlerinde değerli görüşlerini alabilmek adına bu paylaşımı yapmak istedim. Bu olumsuzlukları, maddeler halinde sizlere sunmak istiyorum.

Sizlerinde bildiği gibi, SGK'nın hastanelere gönderdiği ilgili yazısında “01.01.2013 tarihinden itibaren biz hekimlerin yazmış olduğu manuel reçetelerin eczaneler tarafından karşılanmayacağını, hekimlerin vermiş oldukları sağlık hizmetleri bedelinin kuruma fatura edilmeyeceği” yönünde başta kurum ve dolayısı ile sağlık çalışanlarının hak kaybına uğratılacağı yönünde dolaylı tehditkar vasıfta SGK’nın yazısına yönelik cevaben, bunun uygulanabilirliğinin ne kadar zor ve anlamsız olduğunu aşağıdaki gerekçeler ışığında aracılığınız vasıtasıyla idareciler başta olmak üzere üst makamlara ve tüm meslektaşlarıma sunmak istiyorum.

1-Hastane büyüklüğü ile de orantılı olarak, poliklinikler hariç, günde hastane başına en az 200-2000 ‘den fazla hasta arasında değişen yoğunlukta hasta bakılan birimlerde bu uygulamaların hekim tarafından yerine getirilmesindeki imkansızlık mantiken ortadadır. SGK’nın biz hekimler üzerinden kontrol etmek istediği ilaç giderlerini e- reçete denilen bir sistemle hekimler üzerinden uygulamaya koyması anlam dışıdır. Bugün eczaneler Elektronik ortamda SGK’nın kontrolü altında olduğu gibi, Medulla sistemi üzerinden de İlgili hastanenin günlük poliklinik kayıtlarına kadar, istenen tetkikler de dahil herşeyi zaten bizzat sorgulayabilmektedir. Hastalar ilaçlarını raporlu yada raporsuz olsun, ilaçlarını ilaç günü dolmadan alamamaktadır. Hekime yazdırmış olsa bile SGK bunu ödememektedir. İki muayene arası 10 günden erken olan hastalar kontrol için gelmek zorunda kaldıklarında bile SGK, yapılan tetkik ve muayene fatura bedellerini kuruma ödemediği gerçeği de ortadadır. Yani, SGK kendisini Sağlık Bakanlığına bağlı Kamu Kurum Hastanelerinin en büyük müşterisi olma sıfatıyla yetkili gibi yaptırımcı bir üst olarak görerek, kurallarını da bizzat kendisi koymakta, dolayısı ile Kurum Hastaneleri, sağlık çalışanları ve hastalar her geçen gün hak kaybına ilgili kurum tarafından uğratılmaktadır.

2-Durum böyle olduğu müddetçe ilgili uzman hekim, yada acil hekimi bir yandan hastaya mı muayene edip müdahale edecek , bir yandan telefonları GSM hizmet operatörleri gibi çalışan 112 KKM merkezine mi ulaşmaya çalışacak, bir yandan gerekçeli hasta sevki epikrizi mi dolduracak, bir yandan EK-9 denilen sanki yoğun bakım takip formuna benzeyen sağlık kurumları arası hasta nakil formunumu eksiksiz dolduracak, diğer yandan sevk geçerliliği için fax’mı çekecek, diğer yandan empati kurmayan acil bir hasta olmadığı halde acil servislerden yada polikliniklerden hizmet almaya çalışan insanlarla mı uğraşacak ve bir yandan bu tarz insanların kötü niyetli saldırılarınada maruz kalacak ve bunlara reçete yazmak için çoğu zaman yazılan reçeteye onay vermeyen ve çalışmayan e- reçete denilen bir program ile mücadele mi edecek, yazılan reçeteler eczanedeki sistem tarafından görülmeyecek, tekrar hasta acil servise gelecek hekimle tartışacak… ve bu arada hekim adli hastalara da bakayım diye de kendini parçalamaya devam edecek….Sonuçta reçeteyi manuel olarak yazacak.. Tabii SGK nın bu kararı sonucunda manuel olarak yazılan reçete eczane tarafından kabul edilmeyecek…Sağlık Kurumu bu kadar yoğunlukta verdiği sağlık hizmetinin karşılığını da alamayacak…Burada ki yorumu size bırakıyorum…

3-SGK, hekimin bu kadar yoğun çalışma ortamında SGK çalışanlarının istirahat raporlarını da elektronik ortamda istemektedir. Elektronik ortamda yapılması gerektiği zorunluluğu getirilen ilaç raporları, istirahat raporları, hasta epikrizleri, heyet raporları … vs..Her geçen gün giderek artan ayaktan ve yatan hastaların tıbbi kayıt altına alınmasındaki yasal sorumlulukları da hekim açısından düşünülünce bu kararların uygulamadaki zorluğu ve içinden çıkılamayacak hale gelmesi ortadadır. Artık tüm işleyiş ve kontrol her nedense hekim üzerinden yapılmakta, neredeyse yardımcı sağlık personellerinin bu konularda herhangi bir sorumluluğu ve kayıt takibi yükümlülüğü de kalmamıştır.

4-SGK tarafından hekimler artık potansiyel bir suçlu adayı gibi görülmekte ve kontrol altında çalıştırılması gereken tehdit edici bir unsur olarak kabul edildiği gerçeği yadsınamaz. Görevini kötüye kullananlar hakkında yapılacak olan işlemler yasalar tarafından sabit olduğuna göre, yukarıdaki nedenlerle pratikte fiilen gerçekleştirilmesi neredeyse imkansız halde olan bu tarz pratikten uzak isteklerin SGK tarafından bize yaptırımcı tarzda uygulamaya geçirtilmeye çalışılması kabul edilemez bir davranıştır. SGK adeta anlaşma yaptığı eczanelerin kendi yapamadığı kontrolünü de bizim üzerimizden yapmaya çalıştığı da ortadadır.

5- Bugün e-reçete denilen sistemle hekimler kendi T.C numaraları ve hastane bilgi işlem merkezi üzerinden sözde kendileri tarafından oluşturulan şifreleri ile 2012 Temmuz ayından bu yana reçete yazabiliyorlar. Güvenlik açısından bu şifrelerin kırılamayacağı konusunda kimsenin bir garantisi olamaz. Bugün bile SGK medulla üzerinden her hekimin reçetesini sisteme girildiği andan itibaren kendisi görebiliyorsa ve eczanelerde bu sistem üzerinden ilaçları verebiliyorsa ve bu şifreler hastane bilgi işlem merkezi üzerinden alınıyorsa ve isteğe bağlı olarak hekim yada uygulayıcı tarafından değiştirilebiliniyorsa, hatta hekim kayıtlarına girilebiliyor ve rahatlıkla ulaşılabiliniyorsa, şifre açısından güvenlik konusu tartışılır. Alınan şifrenin sadece formaliteden ibaret olduğu ortadadır. Örneğin;şu anda tüm hastanelerde, hekim tarafından girilen raporlu ilaçları katılım paylı yada katılım paysız çıkarabilmek için, hekim dışında bu raporları düzenleyebilmek adına kurumca yetkili kılınan personel, yada yetkisi olmadığı halde kendini yetkili gören bir personel tarafından şu yada bu nedenle sehven bu şifre kullanılabilinir, yada iyi niyetten yoksun alakasız kişiler tarafından hekim şifresi oluşturularak hasta adına çıkarılan ilaç raporu, istirahat raporu, heyet kurul raporu, işgörmezlik raporlarının tüm yasal sorumluluğunun SGK tarafından hekim üzerine yansıtılacağı açıktır. Dolayısı ile bu sistemle eskiden yazdığınız imzalı reçeteleriniz ve raporlarınız hiçbir şekilde ortada olmayacak, ileride adli yada idari bir soruşturma ile karşılaştığınızda sadece elektronik ortamdaki sistem üzerinden gözükenlerden, haberiniz olmasa da sorumlu tutulacaksınız. Hekim olarak mağduriyetinizin büyüklüğünü de bu elektronik ortamda ki kayıtlar belirleyecektir.

6- Bugün reçete ettiğimiz ilaçların beklenmeyen öngörülemeyen yan etki, toksik etki, ayrıca teratojenik etkileri bile olan, kırmızı ve yeşil reçete ile verilen ve ayrıca kullanıldıklarında suistimale bile açık nitelikli ilaçların, hekimin şifresi kırıldığında, yada bir şekilde sisteme bu şifre ile girilerek yazıldığında ve onaylandığında, hekim elinde yazılı bir reçetesi yada imzalı bir belgesi olmadığı için hiçbir şekilde mağduriyetini yasal anlamda dile getiremeyecektir.

7- İleri ki bir tarihte, hatta on yıl içinde yada daha sonrasında elektronik ortamda reçete edilen ve hasta tarafından kullanılan ilaç uygulamasından dolayı zarar gördüğünü iddia eden bir hastanın haklı yada haksız iddiaları karşılığında mağdur olan bir hekim hangi kayıt sistemine dayanarak yasal anlamda ibraz edeceği resmi kayıtlarla kendisini koruyabilecek.?

Yukarıdaki gerekçeler bir tarafa zamana karşı yarışmaya mecbur olan hekimlerden biri olarak E-reçete sisteminin uygulanabilirlik yönündeki zorluk ve güvensizlik ortadadır.SGK’nın biz sağlık çalışanlarına karşı olan tutumuna yönelik, bu uygulamasının getireceği olumsuzluklar nedeni ile yukarıda ifade ettiğim gibi muhtemel ortaya çıkabilecek yasal sorunlar yönündeki kaygılarımızı dile getirmeli ve bu sorunu Sağlık Bakanlığının da desteği ile en kısa zamanda bir çözüme ulaştırmalıyız.

Op.Dr.M.Oğuzhan ALPAYDIN
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
YEŞİLYURT HASAN ÇALIK DEVLET HASTANESİ


Konular